Kürtler, Demokrat Parti’nin başa geçmesi ile birlikte –Osmanlı’da kaldığı yerden- neden desteklenmeye devam edilmiştir? Hükümetler neden diğer azınlıklar değil de Kürtlere yakın politika izliyor? Bu soruların cevapları için yakın tarih, politika ve Anadolu’nun beşeri yapısını bilmenin yeterli olduğunu düşünüyorum.
Kürtler, Anadolu’da her zaman “aşiret” olarak gruplanmışlardır. Osmanlı zamanında bu gruplanmadaki problemi, zayıf iktidarlarla günümüz Türkiye'si çekiyor. Tarihsel açıdan olaya bakalım.
Modern Türkiye’nin kurulmasıyla Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye’deki -Türk olmayan- Müslüman azınlıklara karşı bir takım –gerekli- politikalar izlemişti. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla başlayan doğudaki bu politikalar 1950 yılına kadar başarıyla uygulanmaktaydı. İşte günümüzdeki asıl problemde bu yıllarda yeniden kendisini gösterdi.
Adnan Menderes, bilindiği gibi Aydınlı büyük bir toprak sahibiydi. CHP “toprak reformu” hazırlığındayken, çıkar çatışmasından dolayı partiden ayrılıp Demokrat Parti’yi kurdu. Demokrat Parti’nin iki oy silahı vardı. Halkın kullanılan dini duyguları ve doğudaki büyük Kürt aşiretler. Menderes, muhafazakarlığı oy uğruna halkı arkasından sürükleyecek kadar iyi temsil etti. Bu süreçte doğudaki Kürt ağalar ile de masaya oturdu. Onlarla “toprak reformu” ile ilgili çekincelerinden bahsedip, ittifak oluşturdu. Kısaca iktidara gelmek için dini, bunun yanında doğuda (yüzdelik açıdan bakarsak şuankinden çok daha fazla cahil olan seçmeni yönlendiren) Kürt aşiret liderleriyle ittifak kurdu. Sonuçta Menderes, -Demokrat Parti için- başarılı bir seçim kampanyası ile iktidara geldi.
Demokrat Partili yıllarda uluslaşma politikamız durdurulmuştu. Sebebi ise, hükümeti iktidara taşıyan önemli unsurlardan biri olan aşiret liderlerinin iktidardan istediği yeni ulusal politikalardan birinin bu olmasıydı. Ardından gerçekleşen darbeler, yeni iktidarlar, muhtıralar –ne yazık ki- bu konuda çok yol kat etmemize olanak sağlamadı. Sonuçta bu kitle, gelen hükümet için garanti oyu temsil ediyordu.
AK Parti dönemindeki gelişmeler daha önce neden bu kadar yoğun değildi? Ak Parti dönemini Kürtler için diğer dönemlerden ayıran nedir?
Ak Parti’nin iktidara gelirken izlediği politika bir “Demokrat Parti yansımasıydı”. Ancak ABD, AB, BM, NATO, IMF, İnsan Hakları Mahkemesi ile ilişkimizde anormal derecede gelişmeler yaşandı. Yeri geldiğinde Birleşik Devletler, yeri geldiğinde IMF ülkemize belli özelleştirmeler, teklifler, antlaşmalar sonucu olarak bazı “çağrılarda” bulundu. Hükümet ise her defasında –çıkarları uğruna- bu çağrılara boyun eğdi.
PKK terörüne daha geniş açıdan baktığımızda, global sistem için bu durum sıcak kan gibi geliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin müdahaleleri sonucu ele geçirilen teröristlerin silahının –ilk yıllar- Rus, -günümüzde- Birleşik Devletler yapımı olduğunu görüyoruz. Silah Kuvvetler’de de durum çok farklı değil. Yani doğudaki terör, sistem için büyük bir kar aracı. Askerimiz şehit olsa da, terörist öldürülse de kazanan büyük silah şirketleri oluyor.
“Şahsi çıkarları için çalışan hiçbir iktidar, sorgulama bilinci olan bir seçmen istemez.”
22 Haziran 2011 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder