‘Tayyip söz versin, meclise gelir yemin ederiz’ dedi Kılıçdaroğlu. Mitinglerde hırsız dediği, dürüst değil dediği adamdan söz istedi. Türk demokrasisi bu Tayyip’le bu Kılıçdaroğlu’na kaldı.
Atatürk ve ilkelerinin düşmanları, hükümeti, yargıyı, ordunun komuta kademesini ele geçirdi. Muhalefetin durumu içler acısı. Daha BDP kadar olup seçilmiş milletvekillerine sahip çıkamayanlardan, ülkeye sahip çıkmaları beklemek boşuna.
Demokrasicilik oyunu ile komplocu hukukun üstünlüğüne saygı ile Cumhuriyet savunulamaz. İleri demokrasi, hukuku üstünlüğü diye diye Gülen cemaati, özel yetkili savcılar eliyle, devleti ele geçiriyor.
İnsan hakları açısından geldiğimiz noktada her hangi birimiz, sadece muhalif olduğumuz için, bir özel yetkili savcının keyfine göre tutuklanabilir, atılı hiçbir suçun ispatına gerek olmadan, şu an Silivri’de olanlar gibi yıllarca tutuklu kalabiliriz.
Tutuklu komutanların sayısı Genelkurmaydakileri geçti. Komutanların tutuklanması artık birinci haber bile olmuyor, sıradanlaştı. Sanki Türkiye işgal edilmiş de Türk ordusundan kalan artıklar toplanıyor.
Ülkenin mevcut durumu ve geleceği yalnız siyasileri ilgilendiren bir konu değildir. Atatürk ve arkadaşları da böyle düşündüğü için bağımsız bir ülkede dünyaya geldik.
Cumhuriyeti korumak sivil veya asker her Türk vatandaşının görevidir. Şair Hüseyin Haydar’ın dediği gibi her bir düşünen başa iş düşüyor.
Muzaffer Özdağ’ın, genç bir subayken 1950’lerde fark ettiğini; demokrasi davamızın, politikayı geçim kapısı haline getiren bir grup insan tarafından soysuz ve uğursuz bir didişme haline getirildiğini fark edemiyor musunuz?
Cehennemler kudurdu. Neredesiniz ölmez nigahbanlar?
29 Haziran 2011 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder