Haziran ayında bu toprakların bereketi, yitirdiğimizi zannettiğimiz tüm insani ve devrimci duygularımızı bir güzel temize çekti. Ruh, beden, doğa ve yaşam üzerinde kurulan tahakkümden bıkmış her türlü insan “özgürlükse, sonuna kadar” diye bağırdı. İktidarın gözü dönmüş neo-liberal yıkım politikalarına, mezhepçi otoriter siyasetine karşı birbirimizin cümlelerini tamamladık.
Çünkü adil, eşitlikçi ve özgürlükçüydük.
Şimdiye kadar gördüğümüz en ortaklaştırıcı, en
sivil, en çoğul, en katılımcı, en özgürlükçü ayaklanmada ‘Tabiat Dersi’ne iyi
çalışmış bir çocuğun diğer kardeşlerinden cevapları esirgemediği gözüpek bir 'haylazlık'la
ülkedeki herkesin tüylerini diken diken ettik. Yeni bir Türkiye yaratmadık ama
şimdi içini bizim doldurabileceğimiz yeni bir Türkiye olanağını yarattık. Biz
bu isyandan Türkiye’de hiçbir ezilenin artık yalnız bırakılmayacağını, yaşama
dair kararlarda sözü dahi geçmeyen halkların artık sözlerini duyuracağını
anladık. Ve sözün duyulduğu söylendi.
Fakat hâlâ sanki tam anlaşılmadı gibi bir his var içimizde.
Fakat hâlâ sanki tam anlaşılmadı gibi bir his var içimizde.
Yeni bir siyaset istiyoruz. Şehirlerinden
insanlarına, berduşundan garibanına, ağacından böceğine herkese ve her şeye
reva görülen bu vahşi muameleye posta koyacak bir irade var. Bu irade hepinizi,
hepimizi dönüştürecek güçte. Ancak henüz acil durumlarda yan yana durduğunu,
birbirine koştuğunu unutmaya pek meyilli. Fazla zaman geçerse unuttuğunu da
unutabilir.
Biz bu kadar ortak nokta bulmuşken aramızda,
herkese anlatmak istiyoruz. Eğer siz de seçim yapmaya zorlanmak
istemeyenlerdenseniz, beraberliğimizi ortaklığa ve çokluğa doğru zorlayalım. O
kadar çok olalım o kadar ortak olalım ki ölçemesinler bizi. Söyleyelim onlara “Biz birinizi seçerken
içimiz çok rahat olmayacak” diye. "Gezi’de tek bir ağaç için her şeyimizle
bu muazzam başkaldırıya ortak olduk. Şimdi ortak bir adayda birleşmek imkânsız
değil" diyelim.
Kaynak:http://hababamisyanda.blogspot.com/
0 yorum:
Yorum Gönder