17 Şubat 2011 Perşembe
ÜLKÜ DERGİSİ VE KEMALİST TOPLUM
Ülkü dergisi Şubat 1933'te, halkevlerinin kuruluşunun birinci yıldönümünde, aylık olarak yayınlanmaya başlar. Halkevlerinin merkezi yayın organı olarak, 1950 Ağustos'unadek 17 yıl yayın hayatını sürdürür.
Derginin adı Mustafa Kemal tarafından 'Ülkü'den öz ülkümüzü yayma yolunda kutlu verimler beklerim' sözleri ve imzasıyla konur. Bu cümle derginin ilk sayısında Mustafa Kemal'in fotoğrafı altında yer alır.
***
Ülkünün Temmuz 1938 tarihli sayısında 'Başvekilin Nutku'na yer verilir. Nutukta Dersim isyanına değinilir ve isyancıların silahı bırakmaları, Cumhuriyet'i anlamaları için çağrıda bulunulur. Devlet içinde devlet olamayacağı, ülkenin her yanındaki vatandaşlar için tek bir yasanın geçerli olduğu söylenir:
'..Arkadaşlar Dersimliler ne istiyorlar? Kurunuvustai bir zihniyetle, orada oturup şekavet(eşkiyalık) yapmak istiyor, mal çalacağım ilişmeyeceksiniz diyor, adam öldüreceğim, kanuni takibat yapmayacaksınız diyor, silahla gezeceğim müsamaha edeceksiniz diyor, vatani mükellefiyetlerimi ifa etmeyeceğim, imtiyazlı bir insan olarak hepinizin muvacehesinde(karşısında) dolaşacağım diyor. Bilinmesi lazım gelen bir hakikat vardır ki, cumhuriyet böyle bir vatandaş tanımıyor (bravo sesleri, sürekli alkışlar). Cumhuriyet külfette olduğu kadar nimette, nimette olduğu kadar külfette müsavi(eşit) ve seyyan(denk) muameleye tabi insanlardan mürekkeptir (bravo sesleri, sürekli alkışlar). Bu hakikat anlaşılıncaya kadar kuvvetlerimiz orada fiilen bulunacaktır. Eğer ellerinde bulunan silahları teslim ederler ve cumhuriyetin emirlerine inkıyat ederlerse(uyarlarsa) kendileri için yapacağımız şey, muhabbetle göğsümüzü açıp deraguş etmektir (kucaklaşmaktır)...'
***
Ünlü siyaset bilimci Duverger her tek parti iktidarında totaliter olma doğrultusunda doğal bir eğilim olduğunu belirtir. Buna karşılık bazı tek partilerin gerek felsefesi, gerek yapısı açısından gerçek anlamda totaliter olmadığını anlatırken örnek olarak Kemalist Tek Parti sistemini vermesi anlamlıdır:
'Bunun en iyi örneğini, 1923'den 1946'ya kadar Türkiye'de tek parti olarak faaliyet göstermiş bulunan Cumhuriyet Halk Partisi sağlamaktadır. Bu partinin başta gelen özelliği, demokratik özelliğindedir. Bu ideoloji, hiçbir zaman, Faşist ya da Komünist kardeşler gibi, bir tarikat ya da kilise niteliği taşımamış; üyelerine bir iman ya da mistik empoze etmemiştir; Kemalist devrim özü bakımından pragmatiktir. Partinin yönetici kadrolarının anti-klerikal ve akılcı tutumu, onları açıkca ondokuzuncu yüzyıl Avrupa liberalizmine yaklaştırmıştır; milliyetçilikleri bile 1848'de Avrupa'yı çalkalandırmış olan akımdan pek farklı değildir...Adının 'Cumhuriyetçi' oluşu bile, bu partiyi, yirminci yüzyılın otoriter rejimlerinden çok, Fransız devrimine ve ondokuzuncu yüzyıl terminolojisine yaklaştırmaktadır...Türk Anayasası ulusal egemenlik ilkesine dayanır:'Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur'. Faşist rejimlerde hergün rastlanan otorite savunusunun yerini, Türkiye'de demokrasi savunusu almıştır; bu da 'halkçı' yada 'sosyal' diye nitelendirilen yeni bir demokrasi değil, geleneksel siyasal demokrasidir.'
ÜLKÜ DERGİSİ VE KEMALİST TOPLUM, FİRDEVS GÜMÜŞOĞLU
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARI
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder