16 Şubat 2011 Çarşamba
KARA TOHUM
Klasik tanımıyla insan, biyolojik bir varlıktır; doğar, yaşar ve diğer canlılar gibi, eskidiği için de ölür.
Rüya rahatsızlıklardan doğar. Rahatsızlıkları yaratan da insanın hayal gücüdür ve tüm gerginliklerin kaynağıdır. İnsanın hayal gücü ne kadar genişse, gerginliği de o derece fazla olur.
Beyin ve sinir dokusunu sarsan gerginlik, her şeye ve daha çok şeye sahip olma hırsına dönüştüğünde yıkıcı hale gelir. Bu hal, insanın kendisini varlığından daha ötede görmeye kalkışmasıdır.
Hiç kimse kendinden tam olarak memnun değildir; hiçbir zaman da kendini bütünüyle rahat hissetmez.
İnsan, doğal varlığını kabul etmez ve inkara kalkışır. Sürekli ister, sürekli bir şeylerin peşinde koşar. İşte bu, insan arzularının sonu gelmez doğası 'savaşmak' isteğinin tek ve değişmez temel sebebidir. Milyonlarca yıldır insan bu ilkel yanını aşamamıştır.
İnsan, diğer bi tanımla omurgalı memeli; her geçen asırda icat ettiği yeni araçları da kullanarak, kendi türünün soyunu yeryüzünden kaldıramadıysa da milyonlarcasının ölümünü erkene almış, onları acı, yoksulluk ve sefalete sürüklemiştir.
İnsan, kendisi ile oyunlar oynamayı sever, zihinsel numarlar ile kendini oyalayabilir, zihinsel oyunların ölçüsü kaçınca da, fikir ve düşünce düzeni bozulur. Bunun sonu da kavgaya, dövüşe ve savaşa çıkar.
Çinliler: 'Niye birbirinizi öldürüyorsunuz; aceleniz ne? Zaten hepimiz öleceğiz.' diyerek, insanların telaşını anlayamadıklarını söylerler.
Savaşma meselesinde, insanların acınacak bahaneleri de diz boyudur. Kendileri avlandıkları zaman bunu adı spor olur, gel gelelim avlamaya çalıştıkları hayvan onları öldürdüğünde, buna vahşet derler. İnsan öldürmenin adını da kendilerine göre belirleyenler vardır. Peter Üstünov'un söylediğine gibi:' Büyük ülkelerin terörüne savaş, küçük ülkelerin savaşına terör denir.' ve Albert Einstein'in 'Dünyaya hakim olan güç, ahmaklık, korkaklık ve açgözlülüktür.' değerlendirmesi; insanlık tarihi ve geleceğini tanımlayan, kavga çıkarmak için her zaman bahane bulunacağını en kestirmeden anlatan sözlerdir.
Savaşlar bundan sonra da olanca hızıyla devam edecek, daha çok bölgesel sorunlar çıkacak, insanlar kendi haklarını daha fazla arayacak ve kaynaklarına sahip çıkma duyguları çok fazla yükselecek. Ama savaşlar artık batı modeli değil, Asya savaş tarzında yapılacak, demir değil, ruh ağırlıklı olacaktır.
Coğrafi alanların doğal yapısına veya şehirleşmenin yoğunluğuna uygun olarak, kır ve şehir gerillacılığı biri diğerine göre daha ağırlık olarak uygulanacaktır. Bitirilemeyen, uzun, yıkıcı ve kemirici savaşlar, geleceğin modelidir.
Önceden haber alan, hazır olur.
KARA TOHUM, OSMAN PAMUKOĞLU / İNKILAP KİTABEVİ
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder