13 Şubat 2011 Pazar
TÜRKİYE'DE BAŞKANLIK SİSTEMİ
Amerika Birleşik Devletleri, Bağımsızlık Bildirgesi'ni yayınlamasından itibaren içişlerinde bağımsız, dışişlerinde merkeze bağlı yönetim sistemini kabul etmiştir. Bu sistemde; ulusal yönetim merkezinin (District of Colombia) olmasının yanında her eyaletin içişlerini yönlendiren yerel meclisleri vardır. Bu eyaletlerdeki meclis üyeleri ve valiler de tıpkı ulusal seçim gibi bir seçimle göreve gelir. Yani partileşme ulusal meclisin yanında eyalet meclislerinde de oluşur.
Daha açık örnek vermek gerekirse Amerikan Başkanı bir yasa tasarasını senatoya sunduğu zaman yürürlüğe girip girmemesi için eyalet meclislerinde görüşülür ve çoğunluğun uygun gördüğü şekilde yasa geçer ya da kalır. Dolayısıyla Amerika Başkanı –istese bile- ülkede bir tek adam yada dayatmacı rejim kuramaz.
Şu günlerde Türkiye’de süregelen başkanlık rejimine geçiş tartışmalarında bazı “aydınlar” sanki Türkiye’nin bu rejime geçmesi, ABD demokrasi ve yönetim mekanizmasını ülkemize getirecekmiş gibi bir görüş içerisindeler.
Realistik düşündüğümüzde Türkiye’de böyle bir iktadarın başkanlık sistemine geçmesi ülkeye gerilim ve düzensizlikten başka bir şey getirmez.Gerilim ve düzensizliği oluşturucak etmenler de şunlardır:
-Başkan istediği yasayı, partisinin çoğunlukta olduğu, senatoya sunup yürürlüğe sokabilir.
-Başkan anayasadaki ya da diğer kanunlardaki temsil ettiği görüşe uygun olmayan maddelerle istediği gibi oynayabilir yada kaldırabilir.
-Başkanın üstünde bağımsız bir siyasi yönetici olmayacağı için ülkenin kaderi bir görüşünün ellerine bırakılmış olur.
Bu maddelere ve Türkiye’nin günümüzdeki çizgisine baktığımızda ülkemizde olası bir başkanlık sistemi ülkeyi uçurum ve tek adamlığa sürükler. Yani bir takım “aydınlarımızın” öne sürdüğü gibi bir amerikan rüyası Türkiye’de olmaz, olamaz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder