
çocuk yaştaki eylemcilere polisin sert müdahalesi, toplumun farklı kesimlerinde iktidara karşı biriken öfkeyi gözler önüne serdi.
''10 yıllık iktidar dönemimizde bizimle şu ya da bu şekilde bizimle paydaş olanlar, gelecek 10 yılda bizimle paydaş olmayacaklar. Çünkü bu geçtiğimiz 10 yıl içinde, bir tasfiye süreci ve özgürlük, hukuk, adalet söylemi etrafında yaptıklarımıza paydaşlar vardı. Onlar da şu ya da bu şekilde her ne kadar bizi hazmedemeseler de; diyelim ki liberal kesimler, şu ya da bu şekilde bu süreçte bir şekilde paydaş oldular. Ancak gelecek inşa dönemidir. İnşa dönemi onların arzu ettiği gibi olmayacak. Dolayısıyla o paydaşlar bizimle beraber olmayacaklar. Dün bizimle beraber şu ya da bu şekilde yürüyenler, yarın bizim karşımızda olan güçlerle bu sefer paydaş olacaklar. Çünkü inşa edilecek Türkiye ve ihya edilecek gelecek onların kabulleneceği bir gelecek ve bir dönem olmayacak. Onun için işimiz çok daha zor.''
Bu sözler AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu ‘ya ait. Ve söylendiği günün üzerinden 2 ay geçmeden Gezi Parkı Direnişi’yle tespitleri doğrulandı. Ahmet Hakan’ın yazısında ifade ettiği gibi ‘beni rahat bırak’ diyenlerle, T.C.’ye, Atatürk’e, Cumhuriyet Devrimleri’ne dokunma diyen AKP karşıtı güçler paydaş oldu. İşte bu nedenle Gezi Parkı Direnişi tüm ülkeye yayıldı. Park mücadelesi, özgürlük ve vatan mücadelesine dönüştü.
Teröristlerle sözde barış süreci başlatan iktidar, muhaliflere savaş diyor. İ. Melih Gökçek bir kaşık suda boğmaktan, Erdoğan AKP seçmenlerini sokağa sürmekten bahsediyor. Bu zihniyetin nasıl bir barış getireceği anlamamakta ısrar edenler; 10 yıl uyudunuz, artık uyanın!
‘İkinci Cumhuriyet'in kendi ordusunu kurmaya dönük iradesini “sivilleşme” olarak göstermek isteyenler siyasi iktidarın tetikçisi ya da İkinci Cumhuriyet “solcu”larıdır. Sivilleşme ve demokratikleşme yalanına çeşitli zaaf ya da öngörüsüzlük nedeniyle ortak olanlar da, bu tarihsel uğrakta AKP'ye halklarımızın sorunlarını çözebilecek bir iktidar olarak bakmaktan, ondan ricacı olmaktan vazgeçmedikleri sürece İkinci Cumhuriyet'in hizmetkarlarına dönüşmek üzeredir.
(...)
Yeni bir ordu, Türkiye gericiliğinin ABD çıkarları doğrultusunda bölgesel operasyonlarda daha etkili biçimde kullanılması için de gerekmektedir. Bunun ilk adımı Suriye olacaktır. Sözde Suriye'nin demokratikleşmesi için yürütülen operasyonun askeri biçimler alması an meselesidir.’
Genel Kurmay başkanı ve Kuvvet komutanlarının istifası üzerine TKP’nin 30 Temmuz 2011’de yaptığı açıklamadan.
Aziz Babuşcu’nun dediği gibi işimiz çok zor.
İktidar toplumsal mühendislikten vazgeçer mi?
İktidar yaşamımıza, içkimize karışmaktan, ‘biz kararımızı verdik ne yaparsanız yapın’ tavrından yani diktatörlük hevesinden vazgeçer mi?
İktidar ABD çıkarları doğrultusunda kullanılan bir sözde İslam ülkesi hevesinden vazgeçer mi? Sözde diyorum çünkü biliyorumki İslam ne Amerikan uşaklığı ne de rantçılık demek değildir. İnşa etmeyi planladıkları ülke bu ikisinden ibaret olacak.
Atatürk’e ayyaş demekten, milli bayramlara olan tavrından kısacası Türk düşmanlığından vazgeçer mi?
İktidar şahsi çıkarlarıyla birleştirdikleri ABD çıkarları için Suriye’de, orada burada ölecek, sorgusuz sualsiz kendisine itaat edecek sözde dindar nesiller talebinden, ABD taşeronluğundan vazgeçer mi?
Vazgeçmediği sürece toplumsal barış sağlanamaz.
![]() |

‘Herkes benim inancıma göre yaşamalı’ diyenler gibi başkasının inancına saygısızlık edenin de aramızda yeri yok. Yandaş medyanın ‘camilere saygısızlık’’ provokasyonuna en güzel cevabı Gezi Parkı Direnişi’nin sahiplerinden Antikapitalist Müslümanlar varoluşlarıyla veriyorlar.
Gezi Parkı Direnişi’nin milyonlara öğrettiği gibi;
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.
0 yorum:
Yorum Gönder