This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

13 Mart 2012 Salı

BÖYLE KİN VE NEFRET OLMAZ


Geçtiğimiz sene aralık ayında Celal Bayar Üniversitesi’ne Bülent Arınç’ın ziyareti sırasında Üniversite rektörü Mehmet Pakdemirli ile TGB Manisa eski başkanı Erdem Özdemir arasında ibretlik bir diyalog yaşanmış, Rektör Pakdemirli öğrencilere “Hepinizi okuldan atarım. Atatürk’ü savunamazsınız” demişti. Erdem Özdemir’le birlikte 42 TGB’liye soruşturma açılmış ve Erdem Özdemir’e 1 yıl okuldan uzaklaştırma cezası verilmişti. Verilen bu ceza Celal Bayar Üniversitesi’ndeki F-tipi yapıyı rahatlatmamış olacak ki bir soruşturma daha açıp bu defa Erdem Özdemir’e okuldan atılma cezası verilmiştir. Konuyla ilgili TGB GYK üyesi Erdem Özdemir’in basın açıklamasını sunuyoruz:

Celal Bayar Üniversitesi rektörü Mehmet Pakdemirli’nin bizlere yönelik tehditleri hatırlanacaktır: “Atatürk’ü savunursanız sizi okuldan atarım.” Demişti. İzmir’de Ulusal kanal ve Aydınlık gazetesine yapılan kanunsuz operasyonları protesto etmek amacıyla AKP binasında yaptığımız basın açıklaması gerekçe gösterilerek şahsıma “yükseköğretim kurumlarından çıkarma cezası” verildi.

Son bir senedir arkadaşlarımızla sayısız soruşturma geçirdik. Anayasal haklarımız rektörlükçe suç sayılmış aynı zamanda gayri yasal uygulamaları da ardı sıra gelmiştir. Bir senedir Dekan Prof.Dr.Hasan Hüseyin Uğurlu’dan, bölüm başkanı Prof.Dr.Abdurrahman Usame Tamer’den, Yard. Doç. Dr. Mehmet Günay’dan sayısız kez farklı zamanlarda tehditler almıştım. Açıkça “ülke meselelerine kafa yorarsan bu üniversiteden mezun olamazsın” dediler. Dedikleri gibi de oldu.

Ülke de kurulan faşist diktatörlük Atatürkçü, devrimci, vatansever gençleri silmeyi önüne bir program olarak koymuştur. 12 Eylül zihniyeti, yine 12 Eylülde hazırlanan disiplin yönetmeliğinden gücünü almış ve bu cezayı vermiştir.

Rektör Pakdemirli, o tarihlerde katıldığı programlarda kamuoyunun baskısına cevap vermiş “ben öğrencilerin ceza almasına engel oldum beni tebrik etmeniz gerekir” demişti. Kamuoyuna bırakmadan biz rektörü, AKP’yi AKP temsilcilerinden daha net hatlarla savunmaya geçtiği için ve bir sene gibi bir süre beklediği için sabrını tebrik ediyoruz.

Vicdanlara sesleniyoruz. Bizler anayasal ve demokratik haklarımızı kullandığımız için önce okuldan bir sene uzaklaştırma cezası aldık. Yetmedi. Şimdi de üniversite hayatımıza son verildi. Net bir şekilde ifade edelim bunun her coğrafyadaki adı “faşizm” dir.

Manisa ili, 16 yıl önce bir vagona “Paralı eğitime hayır!” yazdıkları için işkence gören Manisalı Gençlerle ünlenmişti.Mahkeme 16 yıl sonra onları haklı buldu, İçişleri bakanlığı’nı tazminata mahkum etti.Nasıl ki tüm Türkiyede Manisa ismi duyulduğunda akıllara Manisalı Gençler geliyorsa, Celal Bayar Üniversitesi denildiğinde de, artık Rektör Pakdemirli’nin öğrencilere uyguladığı zulüm akıllara gelecek.Öğrencisine kin besleyip, anayasal bir hak olan eğitim öğrenim hakkını elinden alan, bir gencin geleceğini vicdanı hiç sızlamadan keyfi kararlarıyla karartan Mehmet Pakdemirli, yıllar sonra o üniversitenin Rektörü olmayacak ama kamuoyu o üniversitede yaşananları hiç unutmayacak! Yıllar sonra Manisalı Gençlerin davasında olduğu gibi geç gelen adalet bizim heba olan geleceğimizi geri getirebilecek mi?

Manisa’nın ya işkencecilerle ya da Atatürkçü öğrencileri okuldan atan Rektörlerle meşhur olması Manisa halkını rahatsız etmiyor mu?

Manisa’da, Rektör Pakdemirli’ye “O üniversite iddia ettiğin gibi senin değil, Manisa’nın, Manisa’nın gençlerinin, bizim çocuklarımızındır” diyecek kimse yok mu? Yapılan haksızlıklara “Yeter!” diyecek bizden başka kimse yok mu?

Biz korkmuyoruz. Bütün geleceğimizi elimizden alsanız da, mücadelemizde bizi yıldıramayacaksınız. Makamlarına oturduklarında güç sarhoşluğuna kapılanlara, her istediklerini yapabileceklerini sananlara sesleniyoruz. Bu ülkede adaleti sağlayana kadar savaşacağız! Sizlerin yaptığı gibi yalan dolan mekanizmasıyla değil, Türk devrim mirasından aldığımız güç ile savaşacağız.

Üniversite öğrencisi olmak demek, sizlerin yetiştiği cemaatin biat kültürü demek değildir. Bilimselliğe indirdiğiniz bu darbenin altında kalacaksınız.

Bugün ortada bir suç varsa o da öğrenciye kin ve nefret besleme suçudur. Celal Bayar Üniversitesi bu kara lekeyle bilim üretemez!

Celal Bayar Üniversitesi’ndeki öğretim üyelerine sesleniyoruz, vicdanlarınızın sesine kulak verin. Bu pervasızlığa boyun eğmek yerine mücadelemize omuz vermek için sıranın sizlere gelmesini mi bekliyorsunuz?

4 Mart 2012 Pazar

KATLİAM BU KAPAĞIN ALTINDA!

Kutuplardan çöllere kadar herşey doğada uyum içerisindeyken, insanlar, düşleri ve gelecekleri yüzünden kendi kendilerini yerler, dünyanın da altını üstünü yiyerek yaşarlar, toprağını, suyunu, havasını, ateşini tüketirler.. Yeryüzünde yaşadığı çevreyi harap eden, çirkinleştiren ve geleceğini kendi eliyle yok eden canlı türü insandır. Doğanın sonsuz büyüklüğü ve muhteşem yasaları yanında sadece bir kırıntı olan insan, tabiatla ölüm kalım savaşına girmiş, serada beslenen ve yetişen bitkiler gibi, aslını ve sağlığını kaybetme yolunda koşuya çıkmıştır..

3 Mart 2012 Cumartesi

OSMANLI'NIN DONLARI

İnsani yardım? İnsani koridor? Suriye’ye dışarıdan ordu dışarıdan silah sokup karıştıranlar, her şeyin adına da ‘insani’ koymuyorlar mı, kelimelerin ırzına geçmek ancak bu kadar olur. Irak İşgali’nin de adı unutmayın ‘özgürlük savaşıydı’.

Bir de Davutoğlu hiç utanmaz mı, Esad’ın zulmünü Boşnak soykırımıyla karşılaştırmaya benzetmeye. Hadi bizimkiler kıskıvrak yakalanmış ağızlarını açamıyor, bu topraklarda bir tek Boşnak temsilci yok mu. Yahu kardeşim, bizim trajedimizi niçin başka bir ülkeyi vahşice işgal sürecinde bahane olarak örnek olay olarak kullanıyorsun, diye.

SURİYE'DE PERDENİN ÖNÜ VE ARKASI


- İskenderun, Hayfa, Kıbrıs, Meis dörtgeni yeni doğalgaz ve petrol bölgesi, Doğu Akdeniz’in yeni siyasi ve iktisadi haritası.

- İsrail, açığında çok zengin doğalgaz yatakları buldu.

- Kıbrıs Rum Yönetimi (Kıbrıs Cumhuriyeti) Amerikan şirketleri ile birlikte önemli rezervlere ulaştı.

- İskenderun Körfezi ve çevresi enerji nakil yollarının yoğunluk kazanacağı bir alan oluyor.

- Suriye’ye sahip olan Doğu Akdeniz yataklarını, nakil yollarını ve Irak’tan Akdeniz’e çıkışlarını denetimi altında tutacak.

- Ve Suriye’de iç savaş çıkmak üzere; dış müdahalenin altyapısı hazırlanıyor.

- Kuzey Irak’a (Kürdistan’a), Akdeniz’e çıkış yolu gerekiyor.

ZORBALIĞA GÖZ YUMMA!

Gazeteciler, aydınlar, siyasetçilerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi, kötü hava koşullarına aldırış etmeden, CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Ahmet Şık, Nedim Şener ve tüm tutuklu gazeteciler için yürüdüler. Kötü hava koşullarına aldırış etmeyen yüzlerce kişi bugün Taksim'de düzenlenen iki ayrı yürüyüşte buluştu.

İlk olarak, Ahmet ve Nedim’in Gazeteci Arkadaşları (ANGA) tarafından organize edilen yürüyüşe katılanlar Taksim Tramvay Durağı’nda biraraya geldi. “Yansak da dokunacağız” pankartının arkasında yürüyen grup “Ahmet Nedim onurumuzdur”, “Özel Yetkili Mahkemeler kaldırılsın”, “İmamın kalemi olmayacağız”, “Halkın haber alma hakkı var” yazılı pankart ve dövizler taşıyarak “Ahmet’i özgür bırak”, “Nedim’i özgür bırak”, “Yumurtadan, kitaptan bomba olmaz” sloganları attı.

MEDARI İFTİHARIMIZ İSKİLİPLİ ATIF


Dersim tartışmaları başladıktan sonra, başta Başbakan yardımcısı Bülent Arınç olmak üzere, bazı hükümet üyeleri tarafından: "Bir de İstiklal Mahkemeleri arşivi açılsa, oralarda daha ne Dersimler var." Yollu beyanlarla cumhuriyet devrimi hedefe konuldu.

Özellikle de İskilipli Atıf Hoca konusu ve şapka devrimi üzerinden, önü ardı bilinmeden, kamuoyunun vicdanını etkileyebilmek için ölçüsüz laflar edildi. Öle bir mizansen çizildi ki, "cumhuriyet hiç acımadan "masun" İskilipli Hoca Atıf Efendiyi katletti" imajı yaratıldı...

Paylaş