This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

29 Mayıs 2011 Pazar

PEKİ BİZ KİME OY VERECEĞİZ?


12 Haziran seçimlerine sayılı günler kaldı. Düzen partilerinin liderlerleri miting meydanlarında birbirlerine laf atıp durmaktalar. Hangimiz daha işbirlikçiyiz, hangimiz daha fazla sadaka dağıtacağızın kavgasını yapmaktalar.

Biri aile sigortası der sadakanın adına, diğeri hilal- helal kart, kimisi de hiç çekinmden ne kadar sadaka dağıttığını anlatarak halkın oyunu satın almaya çalışır.Bir yandan internet sitelerinde bazı milletvekillerinin özel görüntülerinin olduğu videolar dolaşmaktadır .

Siyasi mücadelenin Türkiyede geldiği son durum hiç iç açıcı görünmemektedir. Demokrasi diye bağıranlar milletin oyunu kasetlerle, dağıttıkları ve dağıtacaklarını vadettikleri sadakalarla satın almaya çalışıyorlar.

SEVGİLİ KARDEŞİM


Türkiye Komünist Partisi, seçim öncesi bir mektupta Ülkenin inançlı, inançsız yurttaşlarına yazdı.
12 Haziran seçimlerine 500.000 Boyun Eğmeyen arıyoruz sloganıyla giren TKP, ilki AKP’ye, ikincisi CHP'li emekçilere, üçüncüsü bu ülkenin ilerici yurttaşları Alevilere yazdığı mektupların dördüncüsünü ise inançlı, inançsız yurttaşlara yazdı.

TKP, Türkiye'nin emekçilerini Boyun Eğmemeye çağırmaya devam ediyor.

27 Mayıs 2011 Cuma

MEHMET FARAÇ - PKK NE İSTİYOR?-



Mehmet Faraç'ın ''PKK NE İSTİYOR?'' kitabı Cumhuriyet Kitapları tarafından okuyucusuyla buluşturuldu. Yazarın terör konusundaki bilgi ve deneyimlerinin ışığında yaptığı analiz, değerlendirme ve öngörülerini içeren kitap, PKK terörünü anlamak için önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır.

23 Mayıs 2011 Pazartesi

MHP

İktidar olduğu dönemde terör örgütünü çökertecek hamlelerin hiçbirini yapmadığı için,

İktidardaki zihniyetin Cumhurbaşkanı adayı Çankaya’ya MHP sayesinde çıktığı için,

Bir zamanlar tepki gösterilen “Mozaik” lafıyla, Bahçeli’nin “çiçek bahçesi” tabiri arasında hiçbir fark olmadığı için,

Cemaat adı altındaki örgütün ABD’deki liderine saygıda kusur etmemeye son derece özen gösteren MHP yönetiminin ülkeyi bu beladan kurtaramayacağı için,

Bölücülük ve cemaat meselelerine verdiği bu tepkilerle mevcut sistemin kuralları içinde siyaset yapacağı belli olduğu için,

Yusuf Halaçoğlu, Ümit Özdağ, Engin Alan gibi değerli isimlere milletvekili aday listelerinde yer verilmiş olsa da bugüne kadar etkisiz kalmış MHP’den bundan sonra fayda beklenmez, MHP'ye oy verilmez.



22 Mayıs 2011 Pazar

TKP KİMLERDEN OY İSTEMİYOR


TKP, 500.000 Boyun Eğmeyen arıyoruz sloganıyla hazırlandığı 12 Haziran seçimlerine kimlerden oy istemediklerini hazırladıkları kısa filmlerle duyuruyor. Serinin son filmi, kocasından sürekli dayak yiyen kadının sandık başındaki isyanını konu ediniyor.






19 Mayıs 2011 Perşembe

YENİDEN BİR “19 MAYIS” ŞART

1919 yılının 19 Mayıs’ında; ekonomik, siyasi, askeri ve dış politikada, eksiklik, zayıflık, insiyatif kaybı, çaresizlik, umutsuz ve yorgun halk, yenilmişlikten yaralı ruh, elden çıkanlara hayıflanma ne ise, bugünün 19 Mayıs 2011' inde de her şey dünün aynısı.

O günkü koşullarda düşmanın İstanbul başta olmak üzere, ülkenin birçok yerinde askeri güçlerinin bulunması ve hareket halinde olması, milletimizi tahrik edip mücadeleyi teşvik ve kamçılarken bugün, o görüntülerin olmaması olması gereken tepkinin de çıkmasını engellemektir.

18 Mayıs 2011 Çarşamba

CHP

Bugüne kadar eleştirdikleri sadaka ekonomisinin Allah’ını vadettikleri için,

İyi cemaat-kötü cemaat saçmalığı ile Laiklikten vazgeçtikleri için,

Anadilde eğitim tartışılabilir diyerek bölücülük yaptıkları için,

İsyana karşı Atatürk’ün emri ile yapılan Dersim Harekatı’na “Katliam” dedikleri için,

Terör örgütünün avukatını başkan yardımcısı yapıp, İstanbul’dan milletvekili adayı yaptıkları için,

Güneydoğudaki konuşmasında Türk demediğinden dolayı tebrik bekleyen bir genel başkanları olduğu için,

Seçim çalışmalarına Amerika ve Avrupa’daki icazet turlarıyla başladıkları için CHP’ye oy verilmez.



16 Mayıs 2011 Pazartesi

AKP


Fırsat eşitsizliği: Biz şifreli sınavlarla hayatımızı heba ederken, onların çocukları gemiler alıp, holdingler kurduğu için,

Sansür: Televizyonları, gazeteleri sindirdikten sonra şimdi de interneti kontrol altına almak istedikleri için,

Çifte standart: Kendi çocukları 21 gün askerlik yaparken, halkın çocukları için askerliğin 3-5 ay kısalmasına karşı çıktıkları için,

Yoksulluk: İkinci iktidar dönemlerinden sonra hala sadaka vadettikleri için,

Peşkeş: Telekom, Tekel, Petkim, Tüpraş gibi kar eden KİT’leri özelleştirme adı altında yabancılara peşkeş çektikleri için,

Haçlı seferi: “Haçlı seferleri doğuya medeniyeti getirdi” deyip, Libya’ya düzenlenen haçlı seferlerine destek verdikleri için,

Türksüz anayasa: Tasarladıkları yeni anayasada Türklüğe ve Laikliğe yer vermeme planlarının, ülkeyi bölücülere ve cemaatlere teslim edeceği için,

Bölücüyü himaye: Terör örgütü üyesi diye suçladıkları Türkleri hücrelere atarken, terör örgütü üyesi Kürtleri Habur’da serbest bıraktıkları için AKP’ye oy verilmez.



PROMPTER BOZULDU, "USTA" HATİP SUSTU


Recep Tayyip Erdoğan'ın Antalya mitinginde prompter (konuşma metninin geçtiği alet) arızalandı. Yaklaşık bir dakika boyunca suskun kalan usta hatip, aletin tekrar çalışmasıyla konuşmasına devam edebildi.





15 Mayıs 2011 Pazar

HALİL CİBRAN - HABERCİ-



Lübnan asıllı Amerikalı yazar Halil Cibran'ın birbirinde güzel kısa hikayelerinin ve çizimlerinin yer aldığı eser, Feyza Karagöz tarafından Türkçeye çevrilerek Anahtar Kitaplar Yayınevi tarafından okuyucusuyla buluşturuldu.

E.FROMM -SEVME SANATI-



Erich Fromm'un kaleme aldığı Işıtan Güdüz'ün dilimize kazandırdığı 'Sevme Sanatı', SAY yayınları tarafından okuyucusuyla buluşturuldu.

Erich Fromm kitabın önsözünde kitabın amacıyla ilgili şöyle demektedir.

'' Bu kitap, belli bir olgunluk düzeyine erişmeden kişinin sevgiye ulaşamayacağını göstermeyi amaçlamaktadır. ''

8 Mayıs 2011 Pazar

TKP'NİN TARIM BİLDİRİSİ


Seçimlere Boyun eğmeyen 500.000 kişi arıyoruz sloganıyla hazırlanan Türkiye Komünist Partisi, ülkemizdeki tarım ve hayvancılık sorunlarına ilişkin düşüncelerini yayınladığı bildiriyle duyuruyor.



Etimize, sütümüze göz koyanlara BOYUN EĞME!


Ülkemizde tarım ve hayvancılık bitmenin eşiğine gelmiştir.

Ülkemizde eline geçirdiği tüm kamu kuruluşlarını babalar gibi satan, memleketimizi her gün daha fazla dışa bağımlı hale getiren AKP’nin ekonomi politikaları hayvancılığı bitmenin eşiğine getirdi.

Yıllarca “Devlet restoran mı işletecek?” diyen özelleştirmeciler tarım alanında da boş durmadılar. Hayvanlarımıza yem üreten YEMSAN’ı, sütlerini toplayan SEK’i, et alım satımı yapan Et ve Balık Kurumu’nu ya özelleştirdiler ya da kapısına kilit vurdular.

“Biz Özal’ın devamıyız” diyen AKP hükümeti de bu alanda geride kalan TİGEM arazilerini satarak, tarımsal araştırma merkezlerini kapatarak Özal’ın başlattığı işi tamamladı. AKP hükümeti sayesinde yıllar sonra ithal canlı hayvanla tanıştık.

Halkımıza ucuz et yedireceğiz diyerek önü açılan ithal hayvanlar yüzünden besi hayvancılığı krize girdi. Bununla birlikte ülkemizde hiç görmediğimiz hastalıklar yayıldı. Hatırlanacağı üzere 2010 yılı yaz aylarında, başta Erzurumili olmak üzere şap salgını hayvanlarımızı kırdı geçirdi. Bugüne dek tek bir vaka görülmemiş Trakya’da şap hastalığı görülür oldu.

AKP 2010’dan beri “hayvancılığı geliştireceğiz” diye Ziraat Bankası’ndan binlerce yeni üreticiye arazi ve gayrimenkul ipoteği karşılığında krediler dağıtıyor. Daha o kredilerin taksitleri başlamadan süt fiyatları 30-40 kuruş düştü, yem fiyatları arttı.

Para dağıtmakla övünen AKP hükümetine sormak gerekiyor: Çiftçiler bu süt ve yem fiyatlarıyla kredileri nasıl ödeyecek?

AKP, gerek süt politikasıyla gerekse et politikasıyla üreticinin, çiftçinin yanında olmadığını göstermiştir.

AKP, süt tozu üreten patronların partisidir.

AKP, binlerce hayvanı olan, piyasayı elinde tutan et şirketlerinin partisidir.

AKP, yem tüccarlarının partisidir.

AKP, tarımı bu para babalarının çıkarlarına göre yönetmektedir.

Ülkemizdeki gerici, piyasacı ve işbirlikçi düzeni değiştireceğini söyleyenler şapkayı önlerine koyup düşünmek zorundalar. AKP’nin tarım ve hayvancılıktaki özelleştirmeci politikalarına karşı mazotu 1.5 TL yapacağız diyenlerin, tarımda aracı-tefeci düzenini bozacağız diye politika yapanların aslında AKP ile aynı yolda yürüdüğünühatırlatmak gerekiyor.

Değerli vatandaşlar,

Unutmayalım ki, Tarım ve hayvancılıktaki felaketini durdurabilecek tek güç boyun eğmeyen bir halktır!

Güçlü bir TKP’nin olduğu Türkiye’de hayvan yetiştiricimizi koyun yerine koyup, süt fiyatlarını keyiflerince düşüremezler.

Güçlü bir TKP’nin olduğu Türkiye’de ithal etesınırsız izin verip besiciliği bitiremezler.

Güçlü bir TKP’nin olduğu bir ülkede hiç kimse çiftçiye “ananı da al git” diyemez, derse bir daha hiçbir köyde değneksiz gezemez!

Güçlü bir TKP’nin olduğu Türkiye’de halkın vergileriyle yapılan tohum üretim merkezleri, damızlık üretim merkezleri, TİGEM’ler pazarlanamaz, satılamaz!

Güçlü bir TKP’nin olduğu Türkiye’de iktidardakiler halktan korkar, kimse kafasına göre yandaşlarının çıkarı için hareket edemez! ''



4 Mayıs 2011 Çarşamba

TÜRKİYE ŞİDDET GÖREN KADINI KORUYAMIYOR...


İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından yayınlanan rapora göre, Türkiye'de, tecavüzden, bıçaklamaya, hamileyken karın bölgesine tekmeden, köpek ve başka hayvanlarla bir odaya kapatmaya kadar şiddetin çok çeşitli yönlerine maruz kalan kadın ve kız çocukları, yasadaki eksiklikler ve uygulamadaki sorunlar nedeniyle, "hayat kurtaran" koruma tedbirlerinden faydalanamıyor.

İstanbul- İnsan Hakları İzleme Örgütü,'Kocandır, Döver De Sever De': Türkiye'de Aile İçi Şiddet ve Korumaya Erişim" başlıklı bir rapor yayınladı. Kadın ve kız çocuklarının eşleri, partnerleri ve diğer aile bireylerinin elinden gördüğü"vahşi" ve uzun süreli şiddet olayları ile mağdurların korumaya erişim mücadelelerinin belgelendiği rapora göre, Türkiye'deki kadın ve kız çocuklarını, koruma sistemindeki sorunlar nedeniyle aile içi şiddete karşı korunmasız kalıyor.

Rapora göre, Türkiye'nin hukuk sisteminde şiddete maruz kalmış kadınlar için sığınma evlerinin kurulması ve lehlerinde koruma tedbiri kararı çıkartılması gerektiğini belirten güçlü koruma kanunları mevcutken, kanunlardaki eksiklikler ile polis, savcı, hakim ve diğer yetkililerin uygulamadaki ihmalleri, koruma sistemini en iyi ihtimalle öngörülemez, bazı durumlarda ise tehlikeli kılıyor. Bu nedenle birçok şiddet mağduru, mahkemece verilen koruma kararları ve acil durumlarda kalabilecekleri sığınma evleri gibi "hayat kurtaran" koruma tedbirlerinden faydalanamıyor.

Tecavüz, hamileyken bıçaklama, hayvanla odaya kapama

İnsan Hakları İzleme Örgütü, yaşları 14-65 arasında değişen kadın ve kız çocuklarına uygulanan şiddet biçimlerini de ölçerken, "tecavüz, bıçaklama, hamileyken karın bölgesine tekme, kemikleri kırılıncaya ya da kafatası çatlayıncaya kadar çekiç, sopa, dal ve hortumla dayak, köpek ve başka hayvanlarla bir odaya kapatma, aç bırakma, şok verme, zehirli iğne, çatıdan atma ve ağır psikolojik şiddet" kadınların karşılaştığı şiddet türleri arasında yer alıyor.

Van, İstanbul, Trabzon, Ankara, İzmir ve Diyarbakır'da yapılan görüşmeler ve incelenen dava dosyalarıyla toplam 40 kadının öyküsü ile avukatlar, kadın örgütleri, sosyal hizmet çalışanları, hükümet yetkilileri ve diğer uzmanlarla yapılan onlarca görüşmeye dayanarak hazırlanan raporda, 12 yaşında evlenmeye zorlanan ve yıllarca kocasının şiddetine maruz kalan Selvi T. (gerçek adı değil) yaşadıklarını "İlk defasında bana vurdu, karnımdaki bebeği tekmeledi ve beni damdan attı"diyerek anlatıyor. Raporda Selvi T.'nin, kocasının yıllar boyu kendisini defalarca dövdüğü, tecavüz ettiği, yaraladığı ancak koruma talebiyle gittiği polisin Selvi'yi birçok kez eve geri yolladığı, kaçıp bir sığınma evine yerleştiğindeyse polisin kocasına sığınma evinin adresini vererek, barışmaları için teşvik ettiği ayrıntısına da yer veriliyor.

Sığınma değil, ihbar evi

Yine raporda, birçok kadının, polis memurlarının kendileriyle dalga geçtiğini ve koruma kararı almalarına yardımcı olmak yerine onları eve, şiddet uygulayan kişiye geri gönderdiğini, savcı ve hakimlerin koruma kararı çıkarmak için yavaş davrandığını ya da yasada gerekmese de kanıt talep ettiklerini dile getirdiği belirtiliyor. Raporda, Türkiye'nin aile içi şiddetle ilgili tedbirlerinin önemli unsurlarından biri de kadın ve kız çocukları için sığınma evleri olduğu, Belediyeler Kanunu'na göre 50 bin veya üstü nüfusa sahip olan her belediyenin sığınma evi kurması gerektiği vurgulanırken, ancak hükümetin bu gerekliliği karşılamada yetersiz kaldığı belirtiliyor. Varolan bazı sığınma evlerinin de koşullarının kötü ve güvenlik prosedürlerinin yetersiz olduğu ifade edilirken, bazı sığınma evindeki personelin ise şiddet uygulayan kişilerin içeri girmesine izin verdiği ve kadınları barışmaları için teşvik ettiği kaydediliyor.

Boşanmış ve evli olmayan kadına koruma yok

Raporda, 1998 yılında yürürlüğe sokulan 4320 sayılı "Ailenin Korunması Hakkında Kanun"un eksiklikleri de belgelenirken, söz konusu yasanın boşanmış ve evli olmayan kadınları tamamen dışarıda bıraktığına dikkat çekiliyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye'nin Aile Koruma Kanunu'nunda dini nikahla evlenmiş, evli olmayan ve boşanmış kadınlar için de koruma kararı alınabileceğini belirterek, kanundaki eksikliklerin giderilmesi gerektiğini vurguluyor. Örgüt ayrıca Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının polis karakollarında ve aile mahkemelerinde, kadınları sosyal hizmetlere sevk edebilecek ve koruma talepleriyle ilgilenebilecek uzman personelin çalıştığı birimler oluşturmasına ihtiyaç olduğunu, İçişleri Bakanlığı'nın ayrıca yasaya uygun davranmayan veya aile içi şiddet mağdurlarına kötü davranan polis memurlarının, savcıların ve hakimlerinin şikayet edilebileceği bir mekanizma da oluşturulması gerektiğini kaydediyor.





Paylaş